M
Mehmet
Misafir
Dünya’ya çarpma potansiyeli taşıyan asteroitler ve kuyruklu yıldızlar, filmlere konu olsa da aslında bilim dünyasının ciddiyetle ele aldığı bir risk. İşte bu riske karşı NASA’nın hazırlıklı olmasını sağlayan isimlerden biri, kurumun ilk Gezegensel Savunma Koordinasyon Ofisi’nin (PDCO) kurulmasında kilit rol oynayan Lindley Johnson. Johnson, gezegensel savunmanın temelinin, tehdit oluşturabilecek gök cisimlerini öncelikle “ne olduklarını ve bize ne zarar verebileceklerini bilmek” olduğunu vurguluyor.
Lindley Johnson’ın gezegensel savunma alanına yönelmesi, aslında ABD Hava Kuvvetleri’ndeki geçmişine dayanıyor. Uzaydaki insan yapımı tehditlerle (uydu çarpışmaları, uzay çöpleri vb.) mücadele konusunda tecrübe kazanan Johnson, asteroit çarpması riskini de benzer, ancak doğal kaynaklı bir tehdit olarak gördü. Bu konudaki ilk çalışmalarda yer aldı ve Dünya’ya Yakın Gök Cisimleri’nin (Near-Earth Objects – NEOs) tespit edilip takip edilmesinin önemini vurgulayarak bu konunun ciddiye alınması için çaba gösterdi.
Johnson’ın çabalarıyla kurulan Gezegensel Savunma Koordinasyon Ofisi (PDCO), bu alandaki tüm çalışmaları koordine eden bir merkez haline geldi. Bu ofisin görevi sadece olası bir çarpışmayı engellemek değil, çok daha kapsamlı. PDCO’nun temel sorumlulukları şunlar:
Yani ofisin işi, öncelikle tehlikenin farkında olmak ve onu anlamak üzerine kurulu.
Potansiyel tehditleri erkenden tespit edebilmek için hem yerdeki hem de uzaydaki teleskoplar sürekli olarak gökyüzünü tarıyor. Pan-STARRS (Hawaii) ve Catalina Sky Survey (Arizona) gibi yer tabanlı teleskoplar geniş gökyüzü alanlarını tarayarak yeni NEO’lar keşfediyor. NASA’nın NEOWISE gibi uzay teleskopları ise özellikle Dünya’dan görülmesi zor olan veya karanlık yüzeyli gök cisimlerini kızılötesi ışıkta tespit etmeye yardımcı oluyor. Gelecekte fırlatılması planlanan NEO Surveyor gibi yeni nesil uzay teleskoplarının ise özellikle daha küçük boyutlu ancak yine de tehlike oluşturabilecek asteroitleri bulma konusunda büyük katkı sağlaması bekleniyor. Amaç, bu cisimleri Dünya’ya tehlikeli bir şekilde yaklaşmadan yıllar, hatta on yıllar öncesinden tespit edebilmek.
Bir gök cisminin Dünya’ya çarpma rotasında olduğu tespit edilirse, ne yapılabilir? Bilim insanları bu senaryolar için çeşitli müdahale yöntemleri üzerinde çalışıyor. En çok bilinen ve başarıyla test edilen yöntemlerden biri “kinetik çarpma” yöntemi. NASA’nın DART görevi, bu yöntemin işe yaradığını kanıtladı. Bir uzay aracı kasıtlı olarak bir asteroide çarptırılarak yörüngesinin hafifçe değiştirilmesi başarıldı. Bir diğer yöntem ise “kütleçekimsel traktör”; bir uzay aracının uzun bir süre asteroidin yakınında uçarak kendi kütleçekimiyle asteroidin yörüngesini yavaşça saptırması prensibine dayanıyor. Çok daha karmaşık ve son çare olarak düşünülen bir yöntem ise nükleer bir patlama kullanmak, ancak bunun getireceği riskler ve kontrol zorlukları nedeniyle tercih edilen bir seçenek değil. Hangi yöntemin kullanılacağı, tehdidin ne kadar önceden tespit edildiğine, asteroidin boyutuna, yapısına ve yörüngesine bağlı olarak değişiyor. Bu yüzden erken tespit hayati önem taşıyor.
Asteroit tehdidi küresel bir sorun olduğu için, gezegensel savunma çabaları da uluslararası işbirliğini gerektiriyor. Bu amaçla Uluslararası Asteroit Uyarı Ağı (IAWN) ve Uzay Görevi Planlama Danışma Grubu (SMPAG) gibi platformlar kurulmuş durumda. Bu platformlar aracılığıyla farklı ülkelerdeki gözlemevleri ve uzay ajansları veri paylaşımı yapıyor, risk değerlendirmeleri yapıyor ve olası müdahale senaryoları üzerinde birlikte çalışıyorlar. Lindley Johnson, gezegensel savunmanın tek bir ülkenin değil, tüm insanlığın sorumluluğu olduğunu ve bu tehdide karşı hazırlıklı olmanın, ancak sürekli gözlem ve teknoloji geliştirme ile mümkün olacağını belirtiyor.
NASA’nın Asteroit Savunma Planını Kuran İsim Konuştu: Önemli Olan Tehdidi Önceden Bilmek yazısı ilk önce BeeTekno yayınlanmıştır.
Okumaya devam et...

Askeri Tecrübesini Uzay Kaynaklı Doğal Tehdide Yönlendirdi
Lindley Johnson’ın gezegensel savunma alanına yönelmesi, aslında ABD Hava Kuvvetleri’ndeki geçmişine dayanıyor. Uzaydaki insan yapımı tehditlerle (uydu çarpışmaları, uzay çöpleri vb.) mücadele konusunda tecrübe kazanan Johnson, asteroit çarpması riskini de benzer, ancak doğal kaynaklı bir tehdit olarak gördü. Bu konudaki ilk çalışmalarda yer aldı ve Dünya’ya Yakın Gök Cisimleri’nin (Near-Earth Objects – NEOs) tespit edilip takip edilmesinin önemini vurgulayarak bu konunun ciddiye alınması için çaba gösterdi.
NASA Bünyesinde Özel Bir Koordinasyon Ofisi Kuruldu
Johnson’ın çabalarıyla kurulan Gezegensel Savunma Koordinasyon Ofisi (PDCO), bu alandaki tüm çalışmaları koordine eden bir merkez haline geldi. Bu ofisin görevi sadece olası bir çarpışmayı engellemek değil, çok daha kapsamlı. PDCO’nun temel sorumlulukları şunlar:
- Potansiyel olarak tehlikeli asteroitleri ve kuyruklu yıldızları bulmak ve tespit etmek.
- Bu gök cisimlerinin yörüngelerini hassas bir şekilde takip etmek.
- Boyutları, şekilleri, dönüş hızları ve yapıldıkları malzeme gibi fiziksel özelliklerini karakterize etmek.
- Eğer bir çarpma riski belirlenirse, bu tehdidi azaltmak için müdahale stratejileri planlamak ve ilgili kurumlarla koordinasyonu sağlamak.
Yani ofisin işi, öncelikle tehlikenin farkında olmak ve onu anlamak üzerine kurulu.
Tehlikeli Gök Cisimleri Teleskoplarla Aralıksız Taranıyor
Potansiyel tehditleri erkenden tespit edebilmek için hem yerdeki hem de uzaydaki teleskoplar sürekli olarak gökyüzünü tarıyor. Pan-STARRS (Hawaii) ve Catalina Sky Survey (Arizona) gibi yer tabanlı teleskoplar geniş gökyüzü alanlarını tarayarak yeni NEO’lar keşfediyor. NASA’nın NEOWISE gibi uzay teleskopları ise özellikle Dünya’dan görülmesi zor olan veya karanlık yüzeyli gök cisimlerini kızılötesi ışıkta tespit etmeye yardımcı oluyor. Gelecekte fırlatılması planlanan NEO Surveyor gibi yeni nesil uzay teleskoplarının ise özellikle daha küçük boyutlu ancak yine de tehlike oluşturabilecek asteroitleri bulma konusunda büyük katkı sağlaması bekleniyor. Amaç, bu cisimleri Dünya’ya tehlikeli bir şekilde yaklaşmadan yıllar, hatta on yıllar öncesinden tespit edebilmek.
Olası Çarpmalara Karşı Farklı Müdahale Yöntemleri Geliştiriliyor
Bir gök cisminin Dünya’ya çarpma rotasında olduğu tespit edilirse, ne yapılabilir? Bilim insanları bu senaryolar için çeşitli müdahale yöntemleri üzerinde çalışıyor. En çok bilinen ve başarıyla test edilen yöntemlerden biri “kinetik çarpma” yöntemi. NASA’nın DART görevi, bu yöntemin işe yaradığını kanıtladı. Bir uzay aracı kasıtlı olarak bir asteroide çarptırılarak yörüngesinin hafifçe değiştirilmesi başarıldı. Bir diğer yöntem ise “kütleçekimsel traktör”; bir uzay aracının uzun bir süre asteroidin yakınında uçarak kendi kütleçekimiyle asteroidin yörüngesini yavaşça saptırması prensibine dayanıyor. Çok daha karmaşık ve son çare olarak düşünülen bir yöntem ise nükleer bir patlama kullanmak, ancak bunun getireceği riskler ve kontrol zorlukları nedeniyle tercih edilen bir seçenek değil. Hangi yöntemin kullanılacağı, tehdidin ne kadar önceden tespit edildiğine, asteroidin boyutuna, yapısına ve yörüngesine bağlı olarak değişiyor. Bu yüzden erken tespit hayati önem taşıyor.
Uluslararası İşbirliği de Yapılıyor
Asteroit tehdidi küresel bir sorun olduğu için, gezegensel savunma çabaları da uluslararası işbirliğini gerektiriyor. Bu amaçla Uluslararası Asteroit Uyarı Ağı (IAWN) ve Uzay Görevi Planlama Danışma Grubu (SMPAG) gibi platformlar kurulmuş durumda. Bu platformlar aracılığıyla farklı ülkelerdeki gözlemevleri ve uzay ajansları veri paylaşımı yapıyor, risk değerlendirmeleri yapıyor ve olası müdahale senaryoları üzerinde birlikte çalışıyorlar. Lindley Johnson, gezegensel savunmanın tek bir ülkenin değil, tüm insanlığın sorumluluğu olduğunu ve bu tehdide karşı hazırlıklı olmanın, ancak sürekli gözlem ve teknoloji geliştirme ile mümkün olacağını belirtiyor.
NASA’nın Asteroit Savunma Planını Kuran İsim Konuştu: Önemli Olan Tehdidi Önceden Bilmek yazısı ilk önce BeeTekno yayınlanmıştır.
Okumaya devam et...