M
Mehmet
Misafir
Hiç var olmayan bir rengi gördüğünüzü hayal edin. Bilim insanları tam da bunu başardı! Gözlerimizdeki renk algılayıcı hücreleri özel bir yöntemle yorarak, aslında orada olmayan, ‘olo’ adını verdikleri sarımsı-turuncu tonlarında bir rengin algılanmasını sağladılar. Yani fiziksel olarak yeni bir renk keşfedilmedi, sadece beynimiz farklı bir renk gördüğüne inandırıldı.
Bu ilginç deneyin arkasındaki mantık, gözlerimizin renkleri nasıl algıladığıyla ilgili. Gözümüzde kırmızı, yeşil ve mavi renkleri algılamamızı sağlayan özel hücreler (koni hücreleri) bulunur. Bir renge uzun süre baktığımızda, o rengi algılayan koni hücreleri geçici olarak yorulur veya adapte olur. Sonrasında beyaz gibi nötr bir yüzeye baktığımızda, yorulmayan diğer koni hücreleri daha baskın hale gelir ve beynimiz aslında orada olmayan, baktığımız rengin “zıt” veya tamamlayıcı rengini algılar (örneğin, parlak kırmızıya uzun süre bakıp beyaza döndüğümüzde yeşilimsi-mavi bir ‘art görüntü’ görmek gibi). Bilim insanları da bu prensibi kullanarak, belirli renklere odaklanmayı sağlayıp bazı koni hücrelerini geçici olarak yorarak, normalde algılamayacağımız bir renk deneyimi yarattılar.
Bu yöntemle katılımcıların algıladığı ve normal renk spektrumunda doğrudan karşılığı olmayan bu yapay renge araştırmacılar ‘olo’ adını verdi. Katılımcılar tarafından bu rengin sarımsı-turuncu tonlarında olduğu tarif edildi. Yani, katılımcılar normalde beyaz görmeleri gereken bir yüzeye baktıklarında, gözlerindeki belirli koni hücrelerinin yorgunluğu nedeniyle beyinleri bu yüzeyi ‘olo’ renginde algıladı. Bu araştırma ve sonuçları, görsel algı üzerine çalışan bilim insanlarının bir araya geldiği Görsel Bilimler Derneği’nin (Vision Sciences Society – VSS) yıllık toplantısında sunuldu.
Bu tür deneyler, bize fiziksel olarak yeni renkler göstermese de, insan görme sisteminin nasıl çalıştığını anlamak açısından büyük değer taşıyor. Gözlerimizin farklı dalga boylarındaki ışığı nasıl renk bilgisine dönüştürdüğünü, beynimizin bu sinyalleri nasıl yorumladığını ve algımızın çevresel faktörlerden (örneğin belirli renklere uzun süre maruz kalmaktan) nasıl etkilenebileceğini gösteriyor. Kısacası bu çalışma, renk algımızın sınırlarını, esnekliğini ve bazen nasıl “kandırılabileceğini” ortaya koyarak görme bilimine önemli katkılar sunuyor.
Bilim İnsanları Gözleri Kandırarak ‘Yeni’ Bir Rengi Algılattı: Adı ‘Olo yazısı ilk önce BeeTekno yayınlanmıştır.
Okumaya devam et...

Göz Hücreleri Yorularak Farklı Bir Algı Oluşturuldu
Bu ilginç deneyin arkasındaki mantık, gözlerimizin renkleri nasıl algıladığıyla ilgili. Gözümüzde kırmızı, yeşil ve mavi renkleri algılamamızı sağlayan özel hücreler (koni hücreleri) bulunur. Bir renge uzun süre baktığımızda, o rengi algılayan koni hücreleri geçici olarak yorulur veya adapte olur. Sonrasında beyaz gibi nötr bir yüzeye baktığımızda, yorulmayan diğer koni hücreleri daha baskın hale gelir ve beynimiz aslında orada olmayan, baktığımız rengin “zıt” veya tamamlayıcı rengini algılar (örneğin, parlak kırmızıya uzun süre bakıp beyaza döndüğümüzde yeşilimsi-mavi bir ‘art görüntü’ görmek gibi). Bilim insanları da bu prensibi kullanarak, belirli renklere odaklanmayı sağlayıp bazı koni hücrelerini geçici olarak yorarak, normalde algılamayacağımız bir renk deneyimi yarattılar.
Algılanan ‘Yeni’ Renk ‘Olo’ Olarak Tanımlandı
Bu yöntemle katılımcıların algıladığı ve normal renk spektrumunda doğrudan karşılığı olmayan bu yapay renge araştırmacılar ‘olo’ adını verdi. Katılımcılar tarafından bu rengin sarımsı-turuncu tonlarında olduğu tarif edildi. Yani, katılımcılar normalde beyaz görmeleri gereken bir yüzeye baktıklarında, gözlerindeki belirli koni hücrelerinin yorgunluğu nedeniyle beyinleri bu yüzeyi ‘olo’ renginde algıladı. Bu araştırma ve sonuçları, görsel algı üzerine çalışan bilim insanlarının bir araya geldiği Görsel Bilimler Derneği’nin (Vision Sciences Society – VSS) yıllık toplantısında sunuldu.
Çalışma Görme Sistemimizin Sırlarını Aydınlatıyor
Bu tür deneyler, bize fiziksel olarak yeni renkler göstermese de, insan görme sisteminin nasıl çalıştığını anlamak açısından büyük değer taşıyor. Gözlerimizin farklı dalga boylarındaki ışığı nasıl renk bilgisine dönüştürdüğünü, beynimizin bu sinyalleri nasıl yorumladığını ve algımızın çevresel faktörlerden (örneğin belirli renklere uzun süre maruz kalmaktan) nasıl etkilenebileceğini gösteriyor. Kısacası bu çalışma, renk algımızın sınırlarını, esnekliğini ve bazen nasıl “kandırılabileceğini” ortaya koyarak görme bilimine önemli katkılar sunuyor.
Bilim İnsanları Gözleri Kandırarak ‘Yeni’ Bir Rengi Algılattı: Adı ‘Olo yazısı ilk önce BeeTekno yayınlanmıştır.
Okumaya devam et...