M
Mehmet
Misafir
NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu (JWST), Dünya’dan uzakta bir ötegezegende yaşamın kimyasal parmak izlerini bulmuş olabilir. Bilim insanları, bu bulgunun dünya dışı yaşam için şimdiye kadarki “en umut verici” kanıt olduğunu belirtiyor. Bu kimyasallar, K2-18b adı verilen ve Dünya’dan 124 ışık yılı uzakta bulunan bir ötegezegenin atmosferinde tespit edildi. Gezegen, yıldızının etrafında yaşanabilir bölgede (bir gezegenin yüzeyinde sıvı suyun bulunabileceği bölge) yörüngede dönüyor. Bulgular, 17 Nisan’da The Astrophysical Journal Letters dergisinde yayınlanan yeni bir çalışmada detaylandırıldı.
Atmosferde tespit edilen moleküller dimetil sülfür (DMS) ve dimetil disülfür (DMDS). Bu kimyasalların Dünya’da yalnızca deniz yosunları ve diğer mikroplar gibi canlılar tarafından üretildiği biliniyor. Daha önce, DMS ve DMDS’nin başka herhangi bir gezegen veya ayın atmosferinde kesin olarak tespit edildiği görülmemişti. Bu kimyasalların yaşamın olmadığı süreçlerle de oluşması teorik olarak mümkün olsa da, başka dünyalarda potansiyel biyolojik imzalar (yaşam belirtileri) olarak kabul ediliyorlar. Araştırmacılar makalelerinde, “Bulgularımız K2-18 b’de bir biyosfer olasılığına dair yeni ve bağımsız kanıtlar sunuyor” ve “ötegezegenlerde yaşam belirtileri arayışında önemli bir adımı temsil ediyor” diye yazdılar.
Gezegenimizden 2.6 kat daha büyük ve 8.6 kat daha kütleli olan K2-18b’nin, gezegen çapında bir okyanusa ve hidrojen açısından zengin bir atmosfere sahip olabilecek bir “Hycean dünyası” olduğundan şüpheleniliyor. Aynı araştırma ekibi, 2023’te yayınlanan önceki bir makalede, gezegenin atmosferinde metan (CH₄) ve karbondioksit (CO₂) tespit etmişti. Bu, bir ötegezegenin yıldızının yaşanabilir bölgesindeki atmosferinde ilk kez karbon bazlı moleküllerin bulunması anlamına geliyordu. Bilim insanları o çalışmada DMS’nin potansiyel izlerini de bulmuşlardı. Ancak DMS seviyeleri “düşük istatistiksel öneme” sahipti, bu yüzden araştırmacılar varlığından emin olamamışlardı.
Her iki çalışmanın da başyazarı olan Cambridge Üniversitesi’nden astrofizik profesörü Nikku Madhusudhan, “Geçen sefer gördüğümüz sinyalin DMS’den kaynaklanıp kaynaklanmadığından emin değildik, ancak sadece ipucu bile JWST ile farklı bir cihaz kullanarak tekrar bakmamız için yeterince heyecan vericiydi,” dedi. Son çalışmada araştırmacılar, gezegenin atmosferinin JWST’nin Orta Kızılötesi Cihazı (MIRI) tarafından alınan yeni ölçümlerinin, yalnızca DMS veya DMDS’nin varlığıyla açıklanabilecek belirli özellikler gösterdiğini buldu. Bu iki molekülün benzerlikleri nedeniyle, JWST’nin ötegezegen atmosferlerinden aldığı ölçümlerde birbirlerine çok benzedikleri, yani hangi molekülün daha fazla miktarda bulunduğunu ayırt etmenin zor olduğu belirtildi. Madhusudhan, “Bu, daha önce kullandığımızdan farklı bir cihaz ve önceki gözlemlerle örtüşmeyen farklı bir ışık dalga boyu aralığı kullanan bağımsız bir kanıt zinciridir. Sinyal güçlü ve net bir şekilde geldi,” diye ekledi. Araştırmacılar, atmosferdeki DMS ve/veya DMDS seviyelerinin hacimce milyonda 10 parçaya kadar çıkabileceğini belirtti; bu, Dünya’da görülen milyarda bir parçanın altındaki seviyelerden çok daha yüksek.
Araştırmacılar, bu gözlemlerin “üç sigma” önem seviyesine ulaştığını belirtti. Bu, sonuçların şans eseri ortaya çıkma olasılığının sadece %0.3 olduğu anlamına geliyor. Bir keşfi doğrulamak için bilim insanları genellikle beş sigma önem seviyesi (%0.00006’dan daha düşük bir şans eseri oluşma olasılığı) gerektirir. DMS ve DMDS’nin Dünya’da biyolojik olmayan süreçlerle büyük miktarlarda üretildiği bilinmiyor, bu da K2-18b’de bu kadar büyük miktarlarda tespit edilmelerini potansiyel yaşam varlığı için önemli bir gösterge haline getiriyor. Madhusudhan, “Bu gezegen hakkında bildiğimiz her şey göz önüne alındığında, yaşamla dolu bir okyanusa sahip bir Hycean dünyası, elimizdeki verilere en uygun senaryodur,” dedi. Ancak araştırmacılar, beş sigma önem seviyesine ulaşmak ve ayrıca DMS ile DMDS arasındaki farkı ayırt etmek için daha fazla ölçüm yapılması gerektiğini belirtti. Bu ölçümleri, JWST’nin bu ötegezegene birkaç saat daha bakabildiği zaman yakın zamanda yapmayı umuyorlar. Ayrıca DMS ve/veya DMDS’nin varlığının, henüz bilinmeyen ve hiç yaşam içermeyen kimyasal reaksiyonlardan kaynaklanmış olabileceğini de belirttiler ve bunu deneysel olarak test etmeyi umuyorlar. Madhusudhan, “Kendi sonuçlarımız konusunda derinlemesine şüpheci olmamız önemlidir, çünkü ancak tekrar tekrar test ederek onlara güvendiğimiz noktaya ulaşabiliriz. Bilim böyle çalışmalı,” dedi.
Uzayda Yaşamın En Güçlü İşareti mi? K2-18b Gezegeninde Biyolojik İzlere Rastlandı yazısı ilk önce BeeTekno yayınlanmıştır.
Okumaya devam et...

Tespit Edilen Kimyasallar Dünya’da Sadece Canlılar Tarafından Üretiliyor
Atmosferde tespit edilen moleküller dimetil sülfür (DMS) ve dimetil disülfür (DMDS). Bu kimyasalların Dünya’da yalnızca deniz yosunları ve diğer mikroplar gibi canlılar tarafından üretildiği biliniyor. Daha önce, DMS ve DMDS’nin başka herhangi bir gezegen veya ayın atmosferinde kesin olarak tespit edildiği görülmemişti. Bu kimyasalların yaşamın olmadığı süreçlerle de oluşması teorik olarak mümkün olsa da, başka dünyalarda potansiyel biyolojik imzalar (yaşam belirtileri) olarak kabul ediliyorlar. Araştırmacılar makalelerinde, “Bulgularımız K2-18 b’de bir biyosfer olasılığına dair yeni ve bağımsız kanıtlar sunuyor” ve “ötegezegenlerde yaşam belirtileri arayışında önemli bir adımı temsil ediyor” diye yazdılar.
“Hycean Dünyası” Olabileceği Düşünülüyor
Gezegenimizden 2.6 kat daha büyük ve 8.6 kat daha kütleli olan K2-18b’nin, gezegen çapında bir okyanusa ve hidrojen açısından zengin bir atmosfere sahip olabilecek bir “Hycean dünyası” olduğundan şüpheleniliyor. Aynı araştırma ekibi, 2023’te yayınlanan önceki bir makalede, gezegenin atmosferinde metan (CH₄) ve karbondioksit (CO₂) tespit etmişti. Bu, bir ötegezegenin yıldızının yaşanabilir bölgesindeki atmosferinde ilk kez karbon bazlı moleküllerin bulunması anlamına geliyordu. Bilim insanları o çalışmada DMS’nin potansiyel izlerini de bulmuşlardı. Ancak DMS seviyeleri “düşük istatistiksel öneme” sahipti, bu yüzden araştırmacılar varlığından emin olamamışlardı.
Yeni Gözlemler Daha Güçlü Kanıtlar Sundu
Her iki çalışmanın da başyazarı olan Cambridge Üniversitesi’nden astrofizik profesörü Nikku Madhusudhan, “Geçen sefer gördüğümüz sinyalin DMS’den kaynaklanıp kaynaklanmadığından emin değildik, ancak sadece ipucu bile JWST ile farklı bir cihaz kullanarak tekrar bakmamız için yeterince heyecan vericiydi,” dedi. Son çalışmada araştırmacılar, gezegenin atmosferinin JWST’nin Orta Kızılötesi Cihazı (MIRI) tarafından alınan yeni ölçümlerinin, yalnızca DMS veya DMDS’nin varlığıyla açıklanabilecek belirli özellikler gösterdiğini buldu. Bu iki molekülün benzerlikleri nedeniyle, JWST’nin ötegezegen atmosferlerinden aldığı ölçümlerde birbirlerine çok benzedikleri, yani hangi molekülün daha fazla miktarda bulunduğunu ayırt etmenin zor olduğu belirtildi. Madhusudhan, “Bu, daha önce kullandığımızdan farklı bir cihaz ve önceki gözlemlerle örtüşmeyen farklı bir ışık dalga boyu aralığı kullanan bağımsız bir kanıt zinciridir. Sinyal güçlü ve net bir şekilde geldi,” diye ekledi. Araştırmacılar, atmosferdeki DMS ve/veya DMDS seviyelerinin hacimce milyonda 10 parçaya kadar çıkabileceğini belirtti; bu, Dünya’da görülen milyarda bir parçanın altındaki seviyelerden çok daha yüksek.
Kesin Sonuç İçin Daha Fazla Gözlem Gerekiyor
Araştırmacılar, bu gözlemlerin “üç sigma” önem seviyesine ulaştığını belirtti. Bu, sonuçların şans eseri ortaya çıkma olasılığının sadece %0.3 olduğu anlamına geliyor. Bir keşfi doğrulamak için bilim insanları genellikle beş sigma önem seviyesi (%0.00006’dan daha düşük bir şans eseri oluşma olasılığı) gerektirir. DMS ve DMDS’nin Dünya’da biyolojik olmayan süreçlerle büyük miktarlarda üretildiği bilinmiyor, bu da K2-18b’de bu kadar büyük miktarlarda tespit edilmelerini potansiyel yaşam varlığı için önemli bir gösterge haline getiriyor. Madhusudhan, “Bu gezegen hakkında bildiğimiz her şey göz önüne alındığında, yaşamla dolu bir okyanusa sahip bir Hycean dünyası, elimizdeki verilere en uygun senaryodur,” dedi. Ancak araştırmacılar, beş sigma önem seviyesine ulaşmak ve ayrıca DMS ile DMDS arasındaki farkı ayırt etmek için daha fazla ölçüm yapılması gerektiğini belirtti. Bu ölçümleri, JWST’nin bu ötegezegene birkaç saat daha bakabildiği zaman yakın zamanda yapmayı umuyorlar. Ayrıca DMS ve/veya DMDS’nin varlığının, henüz bilinmeyen ve hiç yaşam içermeyen kimyasal reaksiyonlardan kaynaklanmış olabileceğini de belirttiler ve bunu deneysel olarak test etmeyi umuyorlar. Madhusudhan, “Kendi sonuçlarımız konusunda derinlemesine şüpheci olmamız önemlidir, çünkü ancak tekrar tekrar test ederek onlara güvendiğimiz noktaya ulaşabiliriz. Bilim böyle çalışmalı,” dedi.
Uzayda Yaşamın En Güçlü İşareti mi? K2-18b Gezegeninde Biyolojik İzlere Rastlandı yazısı ilk önce BeeTekno yayınlanmıştır.
Okumaya devam et...